Kaçınmanın
alternatifi kabullenmedir. Kabullenme işlevsel olmayan değişim
çabalarının terk edilmesini ve aktif bir biçimde, duyguları duygular
olarak hissetmeyi, düşünceleri düşünceler olarak düşünmeyi ve anıları
anılar olarak hatırlamayı içerir.
Kabullenme,
teslim olma ve pes etme ile karıştırılabilir. Ancak, aslında deneyimle
mücadeleden pes etmeyi içerir. Kabullenme, şimdiki andaki deneyimden
kaçmak (kapanmak) yerine kişiyi deneyime doğru dönmeye (açılmaya)
yönlendirir. Bu sayede kişi hoşa giden, gitmeyen ve nötr deneyimlerle
birlikte olma ve onları kabul etmeyi öğrenir.
Kabullenme,
rahatsızlık yaratan düşünceler, duygular ya da koşullarla başa
çıkabilmenin alternatif bir yoludur. Kabullenme yoluyla, içsel
yaşantıları reddetmen, bastırmak ya da onlardan kaçınmak yerine, bu
yaşantılara yaklaşılmaya çalışılır.
Bir çok
psikolojik rahatsızlıkta, insanlar kabullenmekte zorlandıkları
düşünceler veya duygular karşı karşıya kalmaktadır. Düşünce ve duygular
gibi içsel yaşantılar dışında, fiziksel hastalıklar,
maddi zorluklar, iş ya da aile yaşamındaki sorunlarda kabullenmesi güç
stres kaynakları haline gelebilmektedir.
İnsanlar
çoğu kez, duygular, düşünceler ve diğer stres kaynaklarının verdiği
rahatsızlıktan kurtulmanın tek yolunun, onları ortadan kaldırmak
olduğunu düşünür. Ne yazık ki, bu stres kaynaklarının bir çoğu
insanların kendi kontrolünde olmayan koşullar nedeniyle ortaya
çıkmaktadır.
Düşünceleri
veya duyguları da yok etmek mümkün değildir. Dahası bunları bastırmaya
ya da reddetmeye çalışmak, uzun vadede daha fazla zarara neden
olmaktadır.
Farkındalık, üzüntü, kaygı, endişeler, korkulardan kaçınmak yerine
onlara yaklaşabilmeyi ve kabullenmeyi içerir. Kabullenmek, hoşa gitmeyen
şeyleri beğenmek ya da herşeye karşı pasif bir tutum takınmak anlamına
gelmez(*).
Kabullenmenin anlamı, rahatsızlık verselerde, hoşa gitmeyen olaylara,
kişilere, durumlara ve duygulara yer açmak ve bunlarla uzlaşabilmektir
Kabullenme becerisi terapi içerisinde çeşitli alıştırma ve yöntemlerle öğrenilebilmektedir...
(*)John
Kabat-Zinn |